Warning: session_start(): Cannot start session when headers already sent in /home3/atillazeyrek/public_html/admin/function/code.php on line 3
Geçirgen Bağırsak (Leaky Gut) ve Beslenme

Geçirgen Bağırsak (Leaky Gut) ve Beslenme

06-04-2020 19:53    2664

Geçirgen Bağırsak

Son 30 yıldaki araştırmalara bakıldığında, bağırsağın bariyeri işlevi genelikle sindirim ve otoimmün bozukluklara bağlanmıştır. Sağlık ve hastalığın bir modülatörü olarak mikrobiyoma olan ilginin artmasına paralel olarak, bağırsak bariyer fonksiyonunun bağışıklık ve sindirim sağlığının korunmasındaki rolü önem kazanmaya devam etmektedir.

Kötü bağırsak bariyeri fonksiyonunun klinik ve subklinik semptomlar üretebileceği mekanizmaları anlamak, diyet kalıplarının, spesifik besin maddelerinin ve probiyotik takviyenin bağırsak bariyeri fonksiyonunun korunmasındaki potansiyel rolünü gözden geçirmek artık hayat kurtarıcı niteliktedir.

Bariyer Fonksiyonunun Anatomisi

200 m2'lik bir yüzey alanına sahip olan bağırsak sistemi, patojenleri ve gıda proteinlerini uzak tutarken, besinlerin ve sıvıların emilmesini sağlayan yarı geçirgen bir fiziksel bariyer görevi görür. Bağırsak duvarı, tight junction adı verilen çok dallı, örümcek ağına benzer yapılar tarafından bir arada tutulan epitelyal hücre sütunlarından oluşur.

Tight junction, besinlerin ve suyun seçici difüzyonu için kanallar oluşturan claudin-2, okludin ve singulin proteinlerini içerir. Hasarlı bir epitel hücre duvarında, proteinler ve bakteriler gibi hemen hemen her boyutta bileşiklerin geçmesini sağlayan sınırsız geçitler gelişebilir.

Epitel hücre duvarının üstünde başka bir bariyer koruması seviyesi daha olmalıdır: goblet hücreleri tarafından salgılanan antimikrobiyal moleküller (müsin) içeren iki parçalı kalın bir mukus tabakası. Tamamen işlevsel olduğunda, bu kalın mukus kaplamanın dış tabakası, iç tabaka ile teması önlemek için bakterileri bağlayan immünoglobulinler ve diğer proteinleri içerir.

Goblet hücreleri her iki tabakayı yenilemek için ek müsin salgıladıkça, dış tabakadaki bağlı bakteriler peristalsis yoluyla atılır. Katmanlardan biri inceldiğinde veya kusurlu hale geldiğinde, bakteriler epitel hücrelerine ulaşabilir ve hücresel inflamasyona neden olabilir. İnflamatuar bağırsak hastalığı (IBD) olan kişilerin, glikosilasyon hatalarına ve sülfat indirgeyici bakterilerden oluşan daha yüksek sülfür seviyelerine sahip olduğu bulunmuştur, buna bağlı olarak ta müsinler arasındaki disülfür bağını azaltarak bariyer fonksiyonunu zayıflatabilir.

Epitel hücre duvarının arkasında, vücudun bağışıklık hücrelerinin% 70'ine kadar, diğer bir deyişle bağırsakla ilişkili lenfoid doku olarak bilinen lenfoid açısından zengin bir ağ bulunur. Epitel hücreleri, daha sonra, tolerans ve bağışıklık arasındaki dengeyi sıkı bir şekilde düzenleyerek, bağışıklık sistemi aktivitesi ve dış maruziyetler (gıda antijenleri dahil) arasında aracılar olarak hareket eder. Özetle, tamamen işlevsel bir bağırsak bariyeri yeterli mukus üretimi, mukus içinde yeterli seviyelerde immünoglobulin ve uygun şekilde düzenlenmiş tight-junction lar gerektirir.

Bağırsak Bariyeri Fonksiyonunun Ölçülmesi

Bağırsak Bariyeri Fonksiyonunun Ölçülmesi klinik araştırmalarda, bağırsak geçirgenliğinin derecesini ölçmek için çeşitli yöntemler kullanılır. Transepitelyal / trendotelyal elektrik direnci (TEER) sıkı bağlantı dinamiklerini ölçmek için kullanılır. Laktuloz-ramnoz (L: R) oranı (veya çift şeker geçirgenliği deneyi), büyük ve küçük parçacıkların epitelden geçme derecesini değerlendirmek için yaygın olarak kullanılır. Laktuloz ve L ramnoz dahil olmak üzere bazı diyet şekerleri epitelyal astardan geçer ve idrarda ölçülebilir. Laktuloz büyük bir molekül ve ramnoz küçük bir molekül olduğundan, bunların oranı ve idrarda ölçülen her birinin miktarı geçirgenlik derecesinin göstergesi olarak hareket eder. Geçirgenliğin bir başka belirteci, enterositlerde bulunan ve bağırsak hasarı meydana geldiğinde dolaşıma salınan bağırsak yağ asidi bağlama proteinlerinin seviyeleridir.

Bağırsak seviyelerinde kanda ölçülebilen bağırsakta üretilen bir protein olan zonulin, bağırsak geçirgenliğinin dolaylı bir biyobelirteci olarak da kullanılmıştır. Genetik yatkınlığı olan bireylerde dysbiosis veya gliadin ile tetiklenebilen serum zonulin salınımı, bağımsız olarak sıkı bağlantı gücünü zayıflatabilir. Zonulinin insanlarda rol oynadığı hastalık durumları arasında çölyak hastalığı, tip 1 diyabet, romatoid artrit, multipl skleroz, deneysel otoimmün ensefalomiyeliti ve ankilozan spondilit gibi otoimmün durumlar; obezite, insülin direnci, tip 2 diyabet ve polikistik over sendromu gibi metabolik bozukluklar; ve irritabl bağırsak sendromu (IBS) ve cansız olmayan gluten duyarlılığı dahil bağırsak hastalıkları.

Düzensiz Bariyer Fonksiyonu Mekanizmaları

Tehlikeli bağırsak bariyeri fonksiyonu, müteakip gastrointestinal (GI) hasar ve enflamatuar moleküllerin salınması yoluyla hem bağırsak hem de extrabağırsak hastalıkların disfonksiyonunu indükleyebilir veya şiddetlendirebilir. Artmış bağırsak geçirgenliği ile ilişkili bozukluklar arasında mide ülserleri, bulaşıcı ishal, IBS, IBD, çölyak hastalığı, gıda alerjileri, enfeksiyonlar (örn. Solunum), akut inflamasyon (örn. Sepsis, sistemik inflamatuar yanıt sendromu), otoimmün hastalıklar (örn. , multipl skleroz, sistemik lupus eritematozus) ve metabolik hastalıklar (örn. alkolsüz steatohepatit, CVD) sayabiliriz.

Bütünlüğü bozulan bağırsak bariyeri fonksiyonu mikropların lamina propria ile etkileşime girmesini sağlarsa, bu temas nedeniyle interferon gama, tümör nekroz faktörü alfa (TNF-alfa), interlökin (IL) 1 beta ve IL-13 dahil olmak üzere aşırı proenflamatuar sitokinlerin salınmasına neden olabilir. Bu sitokinlerin bol miktarda salınması kendi kendini devam ettiren zayıf bariyer fonksiyonu döngüsü ile bağırsak dokusu hasarının artmasına ve skarlaşmasına, proinflamatuar sitokinlerin artmasına ve bağırsak hasarının ortaya çıkmasına neden olabilir. Örneğin, sitokin kaynaklı GI hasarı IBD'de belgelenmiştir.

Pratikte Klinik Önemi

GI Sağlık

Yüksek geçirgenlik belirtileri GI hastalığı bağlamında tekrar tekrar ölçülebilir. Örneğin, bir yıl boyunca nüks oranları değerlendirilen, ülseratif kolitli 33 çocuktan oluşan bir grupta ince bağırsak geçirgenliği, nüks edenlerin% 77.8'inde anormaldi, ancak hastalığı asemptomatik kalanların bu oran sadece% 8.3'ü idi. Yani anormal ince bağırsak geçirgenliği daha fazla nükseden hastalıkların tahmininde kullanılabilir.

Çölyak hastalığı

Çölyak hastalığı uzun zamandır anormal tight junction yapısı ve artmış bağırsak geçirgenliği ile ilişkilendirilmiştir. İlginç bir şekilde, larazotid asetat adı verilen bir farmasötik peptit ve sıkı bağlantı regülatörü, glutensiz bir diyette kalıcı semptomları olan çölyak hastalığı olan hastalar için ek bir tedavi olarak faz 3 çalışmalarındadır.

Bulaşıcı Gastroenterit

Bilinen veya şüphelenilen bir enfeksiyon tarafından tetiklenen kalıcı GI semptomlarında bağırsak geçirgenliğinin değerlendirilmesini başlatılmalıdır. Campylobacter jejuni'den enfeksiyöz gastroenteritli 21 kişide yapılan bir çalışmada, laktuloz-mannitol atılım oranı yüksek olarak değerlendirilen bağırsak geçirgenliği 12 haftaya kadar yüksek kaldı. İlk enfeksiyondan 12 ay sonra semptomları devam edenlerde, , özellikle T lenfositleri ve makrofajlar gibi potansiyel olarak kalıcı bağışıklık düzensizliğini gösteren enflamatuar hücrelerde akut artışlar devam etti.

Diyet Kalıpları ve Besin Maddeleri: Bariyer Fonksiyonundaki Önemli Oyuncular

Aşağıdaki seçili besinler uygun bariyer fonksiyonu için hayati öneme sahiptir. NF kappa-B ve lipopolisakkaritler dahil olmak üzere çeşitli proenflamatuar sitokinler ve aracılar, epitel sıkı bağlantı geçirgenliğini artırabildiğinden, orantısız bir enflamatuar yanıtı hafifletmek veya çözmek için tasarlanmış diyet müdahaleleri de sağlıklı geçirgenlik seviyelerini korumaya yardımcı olabilir.

Diyet Lifleri ve Butiratın Rolü

Fermente olabilen diyet lifleri kalın bağırsakta mikrobiyota için tercih edilen yakıttır. Yeterli fermente edilebilir karbonhidrat kaynaklarının yokluğunda, bağırsak mikrobiyotası, mukus glikoproteinlerini ikincil bir yakıt kaynağı olarak parçalayarak koruyucu mukus bariyerini parçalayacaktır. Bozulmuş bir kolon mukusu tabakası, kolit ve patojenik enfeksiyon için bir risk faktörüdür.

Belirli miktarlarda fermente edilebilir lif formuna yanıt olarak, mikrobiyomdaki bazı bakteriler (örn., Fecalibacterium prausnitzii, Roseburia intestinalis) butirat dahil kısa zincirli yağ asitleri üretebilir.

Butirat, tight junction bağlantı proteinleri üzerindeki bir etki yoluyla sıkı bariyer fonksiyonunu korur ve lipopolisakkarit tarafından indüklenen NLRP3 inflamatomunun aktivasyonunu inhibe ettiği gösterilmiştir.

Buğday, çavdar ve yulaftan sağlanan arabarabinoksilandan zengin tam buğday ve kepeğin bütirat üretimini uyarırken selüloz, ksilan ve pektinin daha düşük bütirat oluşumuna yol açtığını söyleyebiliriz.

İshal veya kabızlığı olan 18 yaşlı yetişkin üzerinde yapılan bir çalışmada, yulaftan alınan beta-glukan, GI semptomları olan hastalarda bağırsak hiper geçirgenliğini önemli ölçüde azaltmıştır. Yüksek lifli diyet ve sodyum butirat takviyesinin birlikte verildiği deneysel bir otoimmün hepatit modelinde tight junction proteinlerini arttırdı.

Crohn hastalığı olan 10 hastadan oluşan küçük bir grupta, F prausnitzii ile tedavi ve altı bütirat üreten bakteri karışımı, bütirat sentezini ve in vitro epitelyal bariyer bütünlüğünü önemli ölçüde artırdı.

Lif bakımından zengin diyet kalıpları yoluyla artan bütirat üretiminin akdeniz diyetinin otoimmün patolojisi bağırsak geçirgenliğinin artmasıyla şiddetlenebilen romatoid artrit semptomları üzerine pozitif etkilerini yolla açıklar.

D Vitamini

D vitamini eksikliği bariyer disfonksiyonuyla ilişkiliyken, yeterli D vitamini seviyeleri sıkı bağlantı proteinleri zonula occludens-1 (ZO-1) ve claudin-2'nin işlevini geri kazanmaya yardımcı olabilir. Yeterli D vitamini durumu, dolaşımdaki düşük enflamatuar belirteçler ve artan aşırı bağırsak geçirgenliğinin kaynaklanan Crohn hastalığında daha düşük hastalık aktivitesine ve uzun süreli remisyona bağlanmıştır.

A Vitamini

A vitamininin, ZO-1, okludin ve claudin-1 dahil olmak üzere tight junction protein markerlarını arttırdığı ve lipopolisakkarite bağlı bağırsak epitel geçirgenliğine karşı koruduğu gösterilmiştir.

Çinko

Çinko yoksunluğu, caco-2 tek tabakalı hücrelerde tight junction proteinlerinin sökülmesiyle epitelyal bariyer bozulmasına neden olabilir. Ayrıca, küçük miktarlarda çinko eksikliği bile alkolün epitel bariyeri üzerindeki zararlı etkisini aşırı bir şekilde artırabiliyor. Sekiz sağlıklı sporcu ile yapılan bir çalışmada, günde iki kez 37.5 mg çinko karnosin takviyesi, 14 günlük tedaviden sonra egzersize bağlı geçirgenlik değerlerinde% 70'lik bir azalma ile ilişkilendirildi.

Kurkumin

Zerdeçalda bulunan bir anti-enflamatuar, biyoaktif bileşik olan kurkumin, akut enfeksiyon veya egzersize bağlı bariyer stresi sırasında özellikle bir bariyer modülatörü olarak rol alabilir. Isı stresine maruz kalan sporcular, sıcakta egzersizden kaynaklanan GI bariyer hasarına üç gün boyunca günde 500 mg diyet kurkumin takviyesi aldı. Bağırsak yağ asidi bağlayıcı protein seviyeleri egzersiz öncesi ve sonrası ölçüldü. Kurkumin verilmeyenlerde, bağırsak yağ asidi bağlayıcı protein egzersiz sonrası% 87 artarken, kurkumin grubundaki seviyeler sadece% 58 arttı. Ayrıca yine Kurkumin tedavisinin C jejuni ile tetiklenen bariyer hasarına karşı koruduğu başka bir çalışmada gösterilmiştir.

Yeşil Çay veya EGCG

IBD'nin bir fare modelinde, bitkilerde bulunan bir polifenol olan EGCG (epigallokateşin gallat) ile tedavi, IL-6, monosit kemo-atraktant protein-1 ve TNF-alfa dahil olmak üzere proenflamatuar sitokinleri baskılarken bağırsak geçirgenliğini geliştirdi.

Omega-3 Çoklu Doymamış Yağ Asitleri

Omega-3 alımının yeterli ve omega-6 nın tüketimi orantılı olduğunda, omega-3 ler özelleşmiş resolvin, protektin, and maresin olarak bilinen proenflamatuar aracılar üretir. Yaralanmaya yanıt olarak akut bir enflamasyon ortaya çıktığında daha büyük bir kronik enflamasyonu önlemek için aktif çözünürlük ve hücresel döküntülerin temizlenmesi gerektiği biliyoruz. Uzmanlaşmış bu proenflamatuar aracılar, mukozal sitokin yanıtlarını hafifletmek de dahil olmak üzere akut enflamasyonu gidermek için hayati olup, ayrıca lipopolisakkarit gibi endotoksin sinyalini de azaltabilir.

Glutamin

Glutamin, kapsamlı egzersiz, travma, sepsis ve IBD gibi metabolik stres koşulları altında potansiyel olarak tüketilebilen koşullu olarak esansiyel bir amino asittir. Deneysel hiperpermeabilitenin bir in vitro modelinde glutamin uygulaması, ilgili hücre hatlarında hiperpermeabiliteyi % 19 ve% 39 oranında azaltmıştır. Yapılan başka bir çalışmada, spor yapan erkekler 60 dakikalık bir çalışmayı tamamladıktan sonra, tüm çalışmalarda L: R (Laktuloz/Ramnoz ikili şeker emilim testi) oranında, çalışmadan önceki istirahat halindeyken ölçümlere kıyasla büyük bir artış olmuştur. Yani egzersizin geçirgenliği artırdığını söyeleyebiliriz. Fakat aynı koşullar altında, vücut ağırlığı (kg) başına 0.9 gr glutamin egzersiz öncesi tüketildiğinde, egzersiz sonrası L: R oranında orta derecede bir azalma gözlenmiştir. Geçirgenliği orta derecede azalttığını söyleyebiliriz. Yapılan başka bir çalışmanın sonuçlarına göre iki ay boyunca vücut ağırlığı başına 0.5 gr oral glutamin verilen anormal geçirgenlik değerlerine sahip Crohn hastalarında L:R oranında bir azalma da görülmüştür.

Yüksek Yağlı Diyetler

Yüksek yağlı diyetlerin, kısmen proinflamatuar bir bağırsak mikrobiyotasının gelişimini etkilediği için bağırsak geçirgenliği için risk faktörleri olduğu tekrar tekrar gösterilmiştir. Bununla birlikte, sıklıkla atıfta bulunulan bu bağlantı muhtemelen yağ türleri ve hafifletici diyet faktörleri ile ilişkilidir. Doymuş yağ oranı yüksek yemekler lipopolisakkarit salınımını da uyarabilirler buna destek olarak 20 kişinin katıldığı bir çalışmada, 16 hafta boyunca Akdeniz diyeti ( %40 tekli doymamış yağlar ve <% 10 doymuş yağ ağırlıklı) yağ izledikten sonra bağırsak tüketen deneklerde bağırsak geçirgenliğinde bir artış gözlenmemiştir. Akdeniz diyeti gibi doymamış yağlardan zengin diyetlerin yağ miktarları normalden fazla bile olsa bağırsak geçirgenliği üzerine bir etkisi olmadığını söyleyebiliriz.

Polifenoller

Polifenoller yüksek yağlı diyetlere karşı korunmada rol oynayabilir. Bir hayvan modelinde, araştırmacılar farelere 15 hafta boyunca yüksek yağlı (domuz yağı) bir diyet verdi. Bu diyetin insülin direncine neden olduğu ve bağırsak geçirgenliğini artırdığı, ileal tight jnuction proteinlerinin ekspresyonunun azalttığı ve endotoksemiye yol açtığı gözlemlendi. Sonrasında , vücut ağırlığı başına 2 ila 20 mg dozunda diyet epikateşin takviyesinin, bu olumsuz etkilerin tümünü hafiflettiği sonucu ortaya çıktı. Sağlık bir beslenme programında mutlaka bulunması gereken polifenoller veya quercetin, myricetin ve kaempferol gibi diğer bileşikler, claudin-1gibi tight jnuction proteinlerinin daha yüksek ekspresyonunu teşvik ederek bağırsak bariyer düzenlemesine katılırlar.

Yüksek Şekerli Diyetler

Glikoz ve fruktoz, kolaylaştırılmış difüzyon yoluyla bağırsak epiteline taşınır; bu şekerler, SGLT1 ve GLUT2 taşıyıcıları kullanılarak membranlar yoluyla emilir. Kolaylaştırılmış difüzyon seviyelerinin artması için, tight junction’ların şekli emilebilen şekerlerin daha fazla geçişini sağlayacak şekilde değişebilir. İşte bu değişiklikler bağırsak savunmasının azalmasına katkıda bulunabilir. Pereira ve arkadaşları, bazı epitel hücrelerinin insan vücudunun dışında çalışıldığı in vitro bir insan kültürü modelinde şeker emiliminin etkisini inceledi. Hücreler yüksek konsantrasyonlarda şekere maruz kaldığında, maruz kalan hücrelerde azalmış mukoza savunma faktörü seviyeleri (bağırsak alkalin fosfataz) görülmüştür. Yine bir bir fare modelinde sadece GLUT2 taşıyıcısı olan farelerde hiperglisemi bağırsak bariyeri fonksiyon bozukluğuna yol açtı.

Alkol Kullanımı

Doza bağımlı alkol alımı, bağırsağın astar sağlığını birkaç şekilde etkileyebilir: kolondaki okludin düzeylerini azaltarak ve yüksek endotoksin seviyesi ile ilişkili olan alkolün neden olduğu disbiyotik bir mikrobiyota yoluyla.. Sıçanlarda yapılan bir araştırmada, araştırmacılar iki hafta süresince günlük olarak tüketilen alkolün artmış bağırsak geçirgenliğine, bağırsak oksidatif hasarına ve endotoksemiye yol açtığını buldular. Aktif olmayan IBD'si olan 21 birey arasında yapılan çalışmada, araştırmacılar sadece bir haftalık orta derecede kırmızı şarap tüketimi sonucunda dışkı kalprotektin miktarında önemli bir azalma ve bağırsak geçirgenliğinde önemli bir artış ortaya çıktığını buldular.

Gliadin

Buğday, arpa ve çavdarda bulunan bir protein sınıfı olan gliadin, çölyak hastalığı olan hastalarda enterositlerin apikal yüzeyinde aşırı eksprese edilen CXCR3 reseptörüne bağlanarak zonulin salınımını tetikleyebilir. Zonulin salınımı da çölyak olmayan gluten duyarlılığında gözlenmiştir. TEER uygulaması ile, Hollon ve arkadaşları, çölyak hastalığında (hem aktif hem de remisyonda) duodenal biyopsi eksplantlarının bağırsak geçirgenliğini analiz etti. Ayrıca çölyak olmayan gluten duyarlılığında ve çölyak olmayan kontrol gruplarının geçirgenliği analiz ettiler. Gliadin maruziyetinden sonra, aktif çölyak hastalığı ve sadece gluten duyarlılığı olanlarda en büyük artış olmakla birlikte tüm gruplarda bağırsak geçirgenliğinde artış görüldü.

Probiyotikler Yardımcı Olabilir mi?

Tıpkı bazı uygun besinlerin ve diyet modellerinin bağırsak bariyer duvarı işlevini destekleyebilmesi gibi, bazı probiyotik türleri de enflamatuar aracıları azaltması veya koruyucu mukus katmanını artırması yönünden seçilmelidir.

Obez insanlarda yapılan randomize, çift kör, plasebo kontrollü bir çalışmada, hem Bifidobacterium lactis BB-12 hem de galaktooligosakkarit içeren prebiyotik takviyesi ile sükraloz atılımı azaltıldı, bu da bize kolon geçirgenliğinde iyileşmeler olduğunu gösteriyor.

14 hafta boyunca multispecies probiyotik alan 11 fiziksel olarak aktif erkek arasında bu yoğun çalışma döngüsünden sonra zonulin seviyeleri azaldığı gözlendi. Bununla birlikte, sekiz farklı probiyotik suş içeren Ekologik Bariyer kullanan başka bir çalışmada, araştırmacılar bağırsak geçirgenliğinde hiçbir fark gözlemlemedi.

Yapılan yakın tarihli bir derleme, aşağıdaki bakteri türlerini bariyer işlevini potansiyel olarak destekleyici olarak tartışmıştır: Lactobacillus plantarum, Lactobacillus casei, Lactobacillus brevis, Bifidobacterium infantis, Lactobacillus rhamnosus GG ve Lactobacillus plantarum MB452.

IBS’li, 30 kişilik bir grupta dört hafta boyunca fermente süt (Streptococcus thermophilus, Lactobacillus bulgaricus, Lactobacillus acidophilus ve Bifidobacterium longum) verildi, çalışmanın sonucuna göre kolon geçirgenliği değil ama ince barsak geçirgenliği başlangıç değerlerinin önemli ölçüde altına indiği gözlenmiştir.

Herhangi bir endişe veya koşulda olduğu gibi, probiyotik suşlar özellikle spesifik yararları için seçilmelidir, çünkü tüm probiyotik suşlar bariyer fonksiyonunu iyileştirmek için etkili olmayabilir özel suşların kullanılması daha faydalı olacaktır.

Diyetisyene Düşen Görev

Hastalara danışmanlık yapan diyetisyenlerin zayıf bağırsak bariyeri fonksiyonu nedeni ile ilişkili çeşitli sindirim bozuklukları olabilen, sağlıklı bir mikrobiyomu destekleyebilecek diyet ve yaşam tarzı faktörlerini entegre etmeleri gerekmektedir.

Hasta veya danışanlara aşağıdakileri yapmasını önerin:

• Akdeniz tarzı, polifenol bakımından zengin, glutensiz bir diyet düşünün.

• Alkol alımını en aza indirin.

• Çeşitli fermente edilebilir karbonhidrat kaynaklarının sık alımını sağlayın.

• Daha çok butirat üreten bakteriler için değerlendirmeler yapın; suplement olarak bütiratı tercih edebilirsiniz

• Kişinin beslenmeyle aldığı EPA ve DHA durumunu değerlendirmeye çalışın; balık yağı veya özel antienflamatuar aracılarla beslenme programlarını takviye etmeyi düşünün.

• D vitamini durumunu değerlendirin ve düzeltin.

• Yeterli retinol veya beta-karoten alımını sağlayın; büyük ölçüde beta-karoten'e güveniyorsanız, beta-karoten'i retinole dönüştürmek için genetik kapasiteyi değerlendirmeyi düşünün.

• Çinko karnosin ve / veya glutamin ile takviye etmeyi düşünün.

• Gıdalarda, içeceklerde ve atıştırmalıklarda zerdeçal kullanmayı veya daha fazla biyoyararlanım için fosfolipid dağıtım sistemlerinde curcuminoidlerle takviye etmeyi düşünün.


Etiketler: